Ü.K.T.R.

Hepsi sadece dört harf: “Ü,K,T,R”.  Bu dört harf ile hangi anlamlı kelime ya da kelimeler yaratılabilir ki? Ben denedim; sadece iki kelime bulabildim.

Siz de deneyin, göreceksiniz ya “Türk” ya da “Kürt” yazabileceksiniz. Bu iki kelimeyi yazmak için de ancak ve sadece baştaki ve sondaki iki harfin yerini değiştirebiliyorsunuz. Bu iki kelimeyi sadece bu kadar ayrıştırabiliyorsunuz.

Kenan Evren Kürtler için “Yürürken kart kurt sesleri çıkartan dağ Türkleri” dediğinde çok sinirlenmiştim. Küfür ettiğimi dahi hatırlıyorum. Bugün, Evren’in çok değerli bulduğum bu tanımlaması, o dönem ciddi tartışmalar yaratmıştı. Kürtlerin inkarı anlamına geliyordu bu. Gerçi, Kenan Evren’den yıllar sonra ünlü bir sosyolog ve siyasetçi Profesör de “Türk ırkı diye bir ırk yoktur” şeklindeki açıklamasıyla benzer tartışmalara konu olmuştu. Allah’tan ki, bu Profesör daha sonra “Benden Türk düşmanı olmaz” diyerek olmayan bir ırka düşman olunamayacağını da bilimsel olarak ortaya koyabildi.

Ahmet Türk isimli Kürt bir politikacı da bende her zaman ikilem yaratmıştır. Ahmet Türk’ün neden soyadını değiştirmediğini, sadece iki harfin yerini değiştirerek “Kürt” soyadını almadığını hep merak etmişimdir. Kim bilir, belki korkuyor, belki de Kenan Evren gibi düşünüyordur. Yoksa O da Zafer Çağlayan’ın yaşadığı dramı mı yaşadı?  Zafer Çağlayan’ın dramını Allah kimseye yaşatmasın. O ancak, T.C. Bakanı olduğunda Kürt olduğunu itiraf edebildi. Kürt olduğunu yıllarca dile getiremediğini belirten Çağlayan, “Kafatası milliyetçiliğinin mutlaka önüne geçmek gerek. Eski Ülkücü olarak bunları söylüyorum” dahi demişti.

Zafer Çağlayan gibi korktuğu için Kürtlüğünü gizleyenlerin yanında bir de Çetin Altan gibi korkusuz biri vardı ki, eşi hanımefendi öldüğü güne kadar, yani oğlu Mehmet Altan beyefendi 36 yaşına gelene kadar onlara annelerinin Kürt olduğunu söyleme gereği duymamıştı. Hiç şüphesiz “Çetin Altan” ve “korku” kelimelerini aynı cümlede kullanmak mümkün değil. Demek ki O da Kenan Evren gibi Kürtlerin “Yürürken kart kurt sesleri çıkartan dağ Türkleri” olduğuna inanıyordu.

Sırrı Süreyya’yı her dinleyişimde Kürtler ve Türkler hakkında bildiklerimi gözden geçirmek zorunda kalırım. Sırrı Süreyya’nın konuştuğu folklorik dil bile, beni O’nun Türk mü, Kürt mü olduğu detayı üzerinde durmaya yöneltmedi. O’nu da tıpkı, Hüseyin Çelik gibi bilmem kaç dönem milletvekilliği ve hatta Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı halde “Türkçe diksiyonunu düzeltemeyen bir garip yolcu” olarak kabul ettim. Ama O nedense bana hep, tipik bir Kürt milliyetçisi gibi geldi.

Eski HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Twitter’da “HDP kurultayında Demirtaş’ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin, benim naçizane önerim, herkes haddini bilecek..!” demesi, Kürt, Türk ayrışmasında bardağı taşıran son damla oldu. HDP’nin resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Hasip Kaplan Twitter hesabından yapılan ırkçı, ayrımcı ve ötekileştirici paylaşımların HDP anlayışı ve politikaları ile hiçbir ilgisi yoktur. Kınıyor ve ayıplıyoruz” denilse de, yine HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir’in, “Sarhoşken söylenen her söz ayıkken mutlaka düşünülmüştür!!!” ifadesi HDP’nin resmi açıklamasının değerini küçültüyor.

Tarihin, yıllarca birlikte yaşayan insanları ayrıştırarak, Kürtlere destek olduğunu zanneden sosyalist görünümlü Türkleri affedip affetmeyeceğini bilemem.  Ancak, şimdi açık söylemek gerekirse,HDP’nin başında bir Türk’ü görmek her iki taraf milliyetçilerine verilecek en güzel cevap olacak.

Sanırım yine Kenan Evren’e kızıp, sinirlendiğim eski günlere dönme vakti.  Madem Kürt kardeşimiz Hasip Kaplan böyle istiyor, bize kraldan çok kralcı olmak düşmez. Ama bunu kolayca yapabileceğimi sanmıyorum. Zira bizi birbirimizden ayıran sadece iki harf, o da ancak yer değiştirerek mümkün olabiliyor.

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s