Ekrem Pakdemirli’nin ardından…

Eski Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı (Uçan Müsteşar), ANAP Milletvekili, Bakan ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli hayatını kaybetti. Ekrem Pakdemirli ismine en çok yakışan tek kelime  “yenilikçilik“tir. 21 Ekim’de Manisa’nın Akhisar ilçesindeki bahçesinde, kendi üretimi olan zeytin toplama aparatının tanıtımı için zeytin üreticileriyle bir arayla gelmiş ve başına traktörün yük kaldırmak için kullanılan parçasının çarpması sonucu ağır yaralanmıştı.

Ekrem Pakdemirli, özellikle iktisadi alanda Türkiye SSCB / Rusya Federayonu ilişkilerinin geliştirilmesine büyük çaba harcamıştır. Türk Müteahhitlerinin doğal gaz karşılığı SSCB pazarına girmesinin yolunu O açmıştır.

Türkiye’nin doğal gazla tanışmasının öyküsünü  Petrogas dergisinin Mart 2002 sayısında şöyle anlatıyor:

“1983 yılının sonunda  Hazine ve Dış Ticaret  müsteşarı oldum. Tam o günlerde Dünya Sağlık Teşkilatı’nın başkan yardımcısı bana geldi  ve ‘Hazırladığımız bir rapora göre, ülkenizde  3-4 sene sonra hava kirliliğine dayalı kitlesel ölümler meydana gelecek’ dedi.  Bu bizi bir hayli şoke etti. O zaman ikazlar var ama işin bu kadar vahim olduğunu bilmiyoruz. O akşam Özal ile görüştük. ‘Sağlık Örgütü’nün başkan yardımcısı size uğradı mı?’ dedim. ‘Evet, çok enteresan şeyler anlatıyor. Ne yapacağız?’ diye sordu. Bunun çözümü ya Fransa’daki gibi mahalleleri  ısıtan santraller kurmak, böylece soba yakılmasını önlemekti ya da Almanya’da olduğu gibi doğal gaza geçmekti. Hatırladığım kadarıyla Fransa örneğini daha once bu ülkede bulunan Mehmet Keçeciler etüt etti. Şunu gördük; merkezi ısıtmada büyük miktarda yakıtlara ihtiyaç vardı.  Büyük bir sistem kurmamız, kentlerde her tarafi delik deşik etmemiz gerekiyordu. Doğalgaz daha pratik ve ucuzdu, kazanları değiştirmek de gerekmiyordu. Çok süratli etüt çalışmaları yaptık ve Özal bana, ‘Bak bakalım, fiyatı uygunsa niye doğalgaz almayalım’ dedi.

…. SSCB’den gaz almayi kafamıza koyduk. Karma Ekonomi Komisyon toplantılarında konuyu ele aldık. Karşımızda  Başbakan Birinci Yardımcısı Voronin vardı. 1984 yılının Mart ayıydı.  İkinci toplantıda Ruslardan gaz istedik. Onların da dövizde sıkıntıları vardı.  Gazın, Romanya ve Bulgaristan üzerinden getirilmesini, ikinci bir yolla da Gürcistan üzerinden Doğu’ya gaz taşınmasını planladık. ‘İlgili kurumu geliştirelim’ dedik. Petrol işleriyle uğraşan Botaş’ı görevlendirdik. Ucuz, fuel-oilden daha aşağı olan bir fiyattı. Görüşmelere başladık. Pazarlıklar sırasında, İtalya borsasında ağır  kükürtlü fuel-oil’in fiyatının yüzde 20 eksiğini istedim.  Onlar, ‘Olmaz, ağır fuel-oil ile aynı fiyat olsun’ dediler. Kavga, dövüş derken  yüzde 12 eksiği ile işi bağladık.  Çeşitli formüller oluşturduk. Fiyatta anlaştık. Özal’a gittim, ‘En ucuz fuel-oil’in yüzde 12 eksiğine mutabık kaldık’ deyince, ‘Aferin, iyi bağlamışsın’ dedi.”

1984 yılında imzalanan Ekonomik, Ticari, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Programı’nın hemen arkasından imzalanan “Doğal Gaz Alım Anlaşması” iki ülke ekonomik ilişkilerinin stratejik temelde yükseltilmesi sonucunu doğurmuştur. Doğal gaz  anlaşmasıyla Sovyet tarafı 1987 yılından başlayarak 25 yıl süreyle Türkiye Cumhuriyeti’ne ticari şartlarla, yılda 8 milyar metreküp  doğal gaz sevk etmeyi garanti ederken, Türk tarafı da bu süre zarfında doğalgaz bedelini mal ve hizmet ihracatıyla ödemeyi taahhüt etmişti.

Sovyetler Birliği’nden doğal gaz alımı konusundaki temasları gerçekleştiren Pakdemirli yıllar sonra Sovyetler’le gerçekleştirilen ilk temasın öyküsünü bana anlatmıştı. Pakdemirli, Karma Ekonomik Komisyon toplantıları için gittiği Moskova’da, Sovyet doğal gazına talip olduğumuzu ifade ettiğinde, “Sovyet müzakerecilerin şaşkınlıklarını gizlemeksizin, ne cevap vereceklerini bilemez bir halde, bu talebinize ancak 2 gün içerisinde yanıt verebiliriz. Siz  isterseniz burada kalın, talebiniz doğrultusunda size uygun bir program hazırlayalım” cevabını verdiklerini belirtti. Pakdemirli, yıllar önce Londra’da bilimsel araştırmalar yaptığı dönemde öğrenmeye çalıştığı Rusçasıyla, Sovyetler’e olan “iktisadi” ilgisini zaten dışa vurmuş bir kişilikti. Pakdemirli, bu fırsattan yararlanıp, muhataplarından, o çok merak ettiği,  Tataristan’a götürmeleri talebinde bulunuyor.
Sovyetler’den doğalgaz konusunda “evet” cevabını aldıktan sonra Türkiye’ye dönen Pakdemirli’yi Ankara Esenboğa’da Yusuf Bozkurt Özal karşılıyor. “Beni doğruca ağabeyi Turgut Özal’ın yanına götürdü. Rahmetli Özal’ın odasına girdiğimde, iki Amerikalı diplomatın, Moskova temaslarım hakkında bilgi almak amacıyla  orada bulunduklarını öğrendim. Doğal gaz konusunda sorular sordular, kısa ve net cevap verdim : “Yok öyle birşey.” 

 

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s