12 Mayıs 2010 tarihinde Ankara’da, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Dmitry Medvedev, iki ülke arasındaki geleneksel iyi komşuluğa ve çok boyutlu ilişkilere dayanarak, Türk-Rus ilişkilerini kapsam ve derinlik açısından daha ileri bir düzeye taşıma niyetiyle ”Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin (ÜDİK) Kurulmasına İlişkin Ortak Açıklama” yaptılar. Bu konseyin, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin stratejisini ve ana hatlarını belirleyerek, ikili ilişkilerin daha da geliştirilmesi öngörülmüştü. Son toplantısı 1 Aralık 2014’de yapılan ÜDİK bugüne kadar toplam 5 kez gerçekleştirildi. Kuşkusuz, böylesine üst düzey bir organın her yıl toplanarak, ilişki düzeyini gözden geçirmesi ve tasiyelerde bulunması önemli bir fırsat ve araç.
Önce şu soruya yanıt arayalım. Bu organ son 5 yılda iki ülke ilişkilerine gerçekten katkı sağladı mı? Daha doğrusu ilişkilere katkı sağlayabilecek bir mekanizma oldu mu?
Medyada kimsenin aklına gelmeyen önemli bir noktaya vurgu yaparak başlayalım. 2010 yılında kurulan ÜDİK’in ilk toplantısı, T.C. Başbakanı ile Rusya Devlet Başkanı (Medvedev) arasında, 2011 yılındaki 2. toplantısı T.C. Başbakanı ile Rusya Devlet Başkanı (Medvedev) arasında, 2012 yılındaki 3. Toplantısı T.C. Başbakanı ile Rusya Devlet Başkanı (Putin) arasında, 4. Toplantısı da T.C. Başbakanı ile Rusya Devlet Başkanı (Putin) arasında gerçekleştirildi. 5. toplantı ise, T.C. Cumhurbaşkanı ile Rusya Devlet Başkanı (Putin) arasında gerçekleştirildi. Sanırım bu durum, Türkiye’de zımni olarak başkanlık sistemine geçildiği anlamına geliyor. Bu konunun uluslararası ilişkiler açısından ne kadar ilginç olduğu tartışılabilir ancak tartışılmayacak olan nokta, iki ülke ilişkilerinin Erdoğan ve Putin’in şahıslarında özdeşleşmiş olması ve kişisel ilişkilerinin kalibresine göre şekillenen bir boyutta olduğudur. Ülkeler arasında gerçekleştirilmesi hedeflenen “ortaklık” seviyesindeki ilişki düzeyininin Başkanlar arasında tesis edilmiş olduğunu söylememiz abartı olmayacak.
Medyada yer alan yazılara ve yılda bir kez kendilerini Türk-Rus ilişkileri konusunda analiz yapmak zorunda hisseden kimi analistlere göre, bu yılki toplantının gündemi de oldukça yoğundu! Batı’nın Rusya’ya uyguladığı ambargoya Türkiye’nin katılmamasından Türk tarım ve gıda ürünlerinin ihracatına, Suriye’deki gelişmelerden Kırım’ın ilhakına, Ukrayna’daki durumdan İŞİD terörüne, savunma sanayiindeki işbirliğinden nükleer santrale kadar bir dizi konunun ele alındığı yazıldı çizildi. Zirvedeki en hafif olan gündem maddesi ise, 1990’ların sonunda gerçekleştirilen Mavi Akım projesiyle iki ülke arasında artan ticaret haciminin bugün ulaştığı seviyenin AKP’nin nam ve hesabına yazılarak övünülmesi ve ikili ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkartılmasının hedeflenmesiydi. Kimsenin aklına AKP döneminde ne yapıldı da, ticaret hacmi 33 milyar dolara çıktı sorusunu sormak gelmedi.
ÜDİK’in kurulduğu 2010 yılından bugüne kadar geçen sürede ikili ilişkilerde yaşanan sorunlara bakıldığında, bu Konseyin başarılı sonuçlara imza attığını söyleyebilmek cok da mümkün değil. İki ülkenin Suriye konusunda ayrı kamplarda yer alması, Kırım’daki gelişmelerde Türkiye’nin ağırlığını koymak bir tarafa, “değerli yalnızlık” politikasını bu konuda da sürdürmesi, savunma füzeleri alımında Rusların devre dışı kalması, realist ve çıkar odaklı dış politika yürüten Rusya karşısında hiçbir konuda söyleyecek sözümüzün olmaması ve dış ticarette ağırlığın ve vizyonun tavuk, süt, fındık, fıstık ticaretine indirgenmesi ikili ilişkilerin geleceği açısından ümit vaad etmiyor. Ancak Davutoğlu ve Erdoğan’ın her türlü girişim ve çabasına rağmen, iki ülke ilişkileri Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ülke halklarının sağ duyusuyla giderek gelişiyor.
Putin ve Erdoğan arasındaki basın toplantısını izlerken liderlerin gündeme taşıdıkları başlıkları ve konuları ele alış biçimini de inceledim. Putin, milli çıkar odaklı, ülke menfaatlerini ön planda tutan , bu konuda somut adımlar atan bir lider görüntüsü çizerken, Cumhurbaşkanımızda, yakalanmış olduğu Esad hastalığın pencesinden kurtulmak bir yana, hastalığın iyice ilerlediğini müşahade ettim. Durum böyle olunca, Türkiye’nin milli çıkarlarının nerede olduğunu göstermek de yine, her zaman olduğu gibi, maalesef Rusya’nın ve Putin’in insafına bırakıldı.
Putin, bu zirveyi fırsat bilerek, bir taşla birkaç kuşu birden vurdu.
Rus liderin Batıya verdiği en somut mesaj “Güney Akım” projesi girişiminin sona erdirildiğini açıklamak oldu. Dahası, Türkiye’ye gidecek yeni bir boru hattı ile Yunanistan sınırında oluşturulacak ticaret merkezine (hub) yaklaşık 50 milyar metreküp doğalgaz getirilmesi vizyonunu ortaya koydu.
Ukrayna’ya ve onun hamisi durumundaki Avrupa’ya “bakın sizi Türkiye ile birlikte nasıl by-pass ediyorum” dedi.
Bulgaristan’a da “sen Güney Akım’a ayak sürüdün, o zaman ben de Türkiye üzerinden Yunanistan’a çıkıyorum” dedi.
Avrupa’ya, “bu yeni vizyonla AB’nin Güney Koridor projesine artık ben de katılıyorum, TANAP’la birlikte Avrupa’ya geliyorum, bakalım bu konsepte nasıl engel olacaksın” mesajını verdi.
Bunu söylemek vicdanımı sızlatsa da, Mavi Akım 2 konusunda 2005’ten beri çeşitli vesilelerle gündeme getirdiğim öngörülerim (Bkz. aşağıdaki linkler) Türkiye’nin inisiyatifiyle değil ama Putin sayesinde gerçekleşti. Sonuçta, Türkiye için çok güzel bir fırsat doğdu. İnşallah, bu fırsatı değerlendirebiliriz. İnşallah bu fırsat, liderler arasındaki ortaklık pespektifine değil de ülkelerin ortak çıkarlarına hizmet eder.
Rusların bu hamlesinin Azerbaycan gazına (TANAP) alternatif olacağını söyleyecek vatan sever! enerji analistlerinin türememesi en büyük dileğim. Önce Şah Deniz 2’deki ortaklık yapısına baksınlar lütfen.
Rusların doğalgazda yaptığı %6’lık fiyat indiriminin ne anlama geldiği konusunda da ciddi bir enerji uzmanı arkadaşımın şu yorumunu paylaşayım. Bir taraf santranç oynuyor, diğer taraf da cambaza bakıyor.
1. 12 OCAK 2012 GÜNEY AKIM RAFA, MAVİ AKIM 2 MASAYA ! http://www.haber3.com/guney-akim-rafa-mavi-akim-2-masaya-haberi-1149815h.htm#ixzz3KgMWK4Zp …
2. Mavi Akım 2, Türkİye’ye gerekli mi? http://turkish.ruvr.ru/2012/01/17/64009483/ … http://turkish.ruvr.ru/2012/01/17/64009483/ …
3. “Rusya’yla rakip değil ortak olma fırsatı kaçtı ” http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=71933&YZR_KOD=121 …