Rusya’nın enerji politikası ve Türkiye (4)

Türkiye, fiilen doğalgaz ithalatına başlamadan önce, 1986 yılında Sovyetler Birliği’ne, ülkemizin doğu bölgelerinin ihtiyacı için Sovyet Trans-Kafkasyası üzerinden de doğalgaz ithal etmek istediğini belirtmiştir. 1988 yılında düzenlenen Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı’nda da, Türkiye, Gürcistan üzerinden ülkemize Sovyet doğalgazı alımı konusundaki talebini tekrarlamıştır.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, Türkiye ve Rusya, enerji ilişkilerinin geliştirilmesi konusundaki ortak çabalarını sürdürmüştür. Batı hattından gelen gaz miktarının arttırılması ve Gürcistan üzerinden gelecek yeni doğu hattıyla Türkiye’ye doğalgaz ithalatı konusu, Türk-Rus ilişkilerinin gündeminde önemli bir yer işgal etmiştir.

1990’lı yıllar Rusya’nın, uluslararası ekonomik ilişkilerde petrol ve doğalgaz ihracatının önemini ve Rusya’nın ekonomik gelirlerinin büyük bir bölümünün ancak enerji ihracatından sağlanabileceğini kavradığı dönemdir. Bu nedenle, Rus doğalgazı ve petrolünün yeni güzergahlarla dünya piyasalarına çıkartılması öncelikli bir konu olmuş ve bu gelişme, Türkiye’yi, Rusya açısından daha da stratejik bir konuma getirmiştir. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’nin yoğun olarak doğalgaza ihtiyaç duyduğu yıllar ile Rusların doğalgazını dışarıya çıkartabilmek için yeni güzergahlar aradığı yıllar aynı döneme denk gelmiştir. 1990-96 yılları arasında her seviyede yapılan Türk–Rus resmi temaslarında, “doğalgaz ithalatı” konusu gündemde yer almıştır. Yaptığım bir araştırmaya göre, bu dönemde gerçekleştirilen 40’dan fazla resmi temasın tümünde doğalgazda işbirliği konusu üzerinde durulmuştur. İkinci Batı hattı olarak da bilinen 8 milyar metreküp/yıl’lık anlaşma da bu temasların sonucu imzalanabilmiştir.

1990’lı yıllarda Gürcistan ve Kafkasya’daki siyasi istikrarsızlık ve yerel güvenlik sorunları, Türkiye ve Rusya’yı, iki ülke arasında yeni bir doğalgaz güzergahı arayışına itmiştir. Özellikle, 2000’lı yıllarda ortaya çıkacak doğalgaz ihtiyacımızın karşılanabilmesi amacıyla gerekli olan yeni güzergah arayışı, Karadeniz’in altından geçerek, doğrudan Türkiye’ye ulaşacak olan Mavi Akım sürecini başlatmıştır. Bu yeni güzergah, uzun süreden beri gündemde olan Doğu Hattı’nı (Kafkasya) ikame edecek bir hat olarak ortaya çıktığı gibi, iki ülke arasında, 3. bir ülkenin topraklarından geçilmesine ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilecek “doğrudan” bir hat olarak gündeme geliyordu.

8 Ağustos 1996 yılında imzalanan Türkiye–İran doğalgaz anlaşmasından hemen sonra Mavi Akım projesi de aynı yıl gündeme gelmiştir. Refahyol iktidarı, Aralık ayında uzun yıllar ülkemiz gündeminde yer işgal edecek olan “iddialı” bir projeyi hayata geçirmek üzere ilk adımı atmıştır.
1995-96 yılları, Rusya’da stratejik enerji politikasının oluşturulması sürecinin başlangıcıdır. Bu dönemde, Mavi Akım’ın gündeme gelmesinde, Rusya’da faaliyet gösteren Türk firmalarının mevcudiyeti ve işadamlarımızın Rusya siyasetinde oynadığı etkin rollerin de katkıları vardır. Bilindiği gibi, Mavi Akım’ın gerçekleştirilmesi sürecinde, Türkiye’deki tüm siyasi partiler ve siyasi liderler de ortak bir strateji izlemişlerdir.

Devam edecek…

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s