Davutoğlu’nun büyük başarısı – 18/12/2012

Türkiye’nin dış politikası ve ekonomik çıkarları söz konusu olduğunda, son yıllarda ana gündemi enerji ve savunma sanayii sektörleri belirliyor. Özellikle, Suriye özelinde Rusya ile ve Irak’a yönelik politikalarımızın arka planında enerji işbirliği ve savunma sanayii yer alıyor.
Aralık 1996’da Mavi Akım projesiyle atılan ilk adımla, Türkiye, bölgede önemli bir enerji oyuncusu olabilme çabasını başlattı. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı projesi Türkiye’nin elini güçlendirirken, Yunanistan – İtalya doğal gaz boru hattı ve nihayet Nabucco, Tanap, Güney Akım projeleriyle, Türkiye enerji trafiğindeki stratejik önemini daha da arttırdı.
Öte yandan, 1990’ların ortalarında Rus silahlarını Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) envanterine almaya başlayan Türkiye, soğuk savaşın sona ermesinin de etkisiyle, “Milli silah sanayiinde neler yapılabilir?” sorusuna cevap aramaya başladı. Kuşkusuz, Kurtuluş Savaşı yıllarında, Sovyet yardımıyla MKE’nin Ankara fabrikalarında küçük çaplı da olsa üretim işbirliği deneyimi olan iki ülke, bu yeni dönemde, hangi silahların tedariki ve üretiminde işbirliği yapacaktı? 2000’li yıllarda, TSK komuta kademesinde yer alan bazı subayların, Rusya ve İran ile işbirliği yönündeki beyanlarının, medyada nasıl ele alındığını hatta aşağılandığını hatırlamakta yarar var. Türk dış politikasında, bazıları için, belki de detay olarak değerlendirilebilecek çeşitli gelişmeleri de bu vesileyle hatırlayalım.
Önce, Rusya Federasyonu’nun eski Ankara Büyükelçisinin anılarında yer alan somut bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Lebedev, anılarında, “Türk-Rus ilişkilerinin geliştirilmesini istemeyen odaklar var” başlığı altında, “Erdoğan helikopteri” projesi konusunda da ilginç noktalara değiniyor ve 2000 yılında ABD’nin Ankara’daki Elçi Müsteşarıyla yaptığı pazarlığı anlatıyor.“Türkiye coğrafyaların kesiştiği bir noktada. Avrasya’nın en dev ülkelerinden biri. Türkiye’yi sadece transit ülke diyerek geçmemek lazım. Türkiye, ABD ve Rusya arasında bir rekabete dönüştü. Size örnek verebilirim: ABD Ankara Büyükelçiliği’nde bir elçi müsteşarla konuşurken, onu Mavi Akım ve Türkiye-Rusya-İsrail ortak yapımı helikopter konusunda ikna etmeye çalıştım. Helikopterin ismi ‘Erdoğan’. Bu ismi de bizim bir mühendis koydu. Mühendis Sayın Erdoğan’ın kim olduğunu ve geleceğinin parlak olduğunu tahmin ediyordu. Erdoğan’ın şerefine projeye onun ismini verdi. Ben Amerikalı diplomatı bahsettiğim projelerle ilgili ikna ettim. O, beni sabırla dinliyordu. Amerikalı diplomat da beni ikna etmeye çalışıyordu. Baktık ki birbirimizi ikna edemiyoruz. Çünkü Amerikalılar günlük direktiflerle çalışıyorlar. Her zaman ABD diplomasisi böyle çalıştı ve halen de böyle çalışmaya devam ediyorlar. Tartışmanın sonunda ABD’li diplomat nihayet şu öneride bulundu: ‘Pekala, Mavi Akım sizin, helikopter projesi de bizim.’ Sonunda biz tartışmayı orda noktaladık. Ben fikir olarak ise ayrılmadım. Helikopter konusunda kendi görüşümden vazgeçmedim. Çünkü Erdoğan helikopteri ABD’nin helikopterinden daha iyiydi ve Türk ordusuna uygundu. Erdoğan helikopterleri Türk savunma sanayiini canlandırabilirdi. Bu örnek, Türkiye’nin ABD ve Rusya arasındaki rekabetle ilgili örneklerden biri. ABD, Rusya’nın Türkiye’deki önemli alanlarına girmesine müsaade etmemeye çalışıyor (Kaynak, Mavi Düş, Doğan Kitap, İstanbul, 2011, s.209-211).
Yıllar sonra, 14.09.2009 tarihinde, Deniz Zeyrek Radikal’deki köşesinde 7.8 milyar dolarlık askeri işbirliği projesini değerlendiriyor. “Türkiye Rusya’yla füze pazarlığı yapınca ABD Patriot vermek için devreye girdi.” başlığını atan Zeyrek, “Türkiye uzun mezilli füze ihtiyacını Rusya’dan tedarik etmeye hazırlanınca, rekabet halindeki ABD Patriot vermek için devreye girdi. Pakette 13 ateşleme bataryası, 72 adet Patriot ve çeşitli başka füze türleri bulunuyor.” Diplomatik kaynaklar, ABD’nin bu sürpriz çıkışını, İran’ın füze tehdidini artırmasına ve bölgedeki hava savunma sistemlerinin teknik altyapısında Rusya’nın üstünlük arayışına girmesine bağladı. Aynı kaynakların verdiği bilgiye göre, Türkiye hava savunma sistemi kurma çalışmaları çerçevesinde füze ihtiyacını Rusya’nın füzeleri ile karşılama eğilimine girmişti. S-300 füzesi almak isteyen, ancak Rusya’dan “Yeni nesil S-400 üretimi nedeniyle S-300 üretimini durduruyoruz” yanıtı alan Türkiye, S-400’ler ciddi ciddi ilgileniyordu. Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Ruslarla, ortak üretim, teknoloji transferi gibi detayları görüşmeye başlamıştı. Enerji alanında attıkları adımla dikkat çeken iki ülkenin füze için de anlaşma aşamasına gelmesi ABD’yi tedirgin ediyordu. Dönemin Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in Başbakan Tayyip Erdoğan’ı yakın markaja alması da Türkiye’nin S-400 alacağına kesin gözüyle bakılmasına neden oluyordu. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, Savunma Sanayii İcra Komitesi’nin son toplantılarında “Türkiye, füze alımı konusunda Patriot ve S-400 füzeleri ile ilgileniyor. Bu konuda da Türkiye’yi cesaretlendiriyoruz” demişti. Türkiye, Hava Savunma Sistemleri Projesi ile ciddi bir hava savunma kalkanı kurmak istiyor. Türkiye, ekonomik kriz nedeniyle yavaşlattığı projede ihale yapmadan doğrudan alım yöntemine de başvurabilecek.”
Komplo teorilerini deşifre etmekte usta olanlara ve Emekli Amiral Özden Örnek’in “Darbe Günlüklerini” bir referans gibi kamuoyuna pazarlayanlara ithaf ederek, Örnek’in 12.4.2012 tarihli Taraf’ta yer alan anılarının bir bölümüne bakalım; “Aziz Yıldırım’ın evinde Putin-Erdoğan görüşmesi oldu mu? Aziz (Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım) ve Yıldız geldiler. Aziz’in ifadesine göre Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile özel olarak görüşmek istiyor. Resmi olmayan bir şekilde İstanbul’a gelip Aziz’in evinde görüşmek istediğini belirtmişler. Kendisine gelen ve bu haberi veren kişinin çok güvenilir bir kişi olduğunu söyledi. Aziz’in Putin ile temasta olduğunu biliyorum. Aynı şekilde diğer Ruslar ile de temasları var. Ruslar, Aziz ne isterse verecek durumdalar ve ona çok güveniyorlar. Bize S-300 satmak ve hatta üretmek istiyorlar.”
Dış politikada esas olanın milli çıkarlar ve her zaman her sorunda birden fazla seçeneğin masada olması gerektiği defalarca vurgulandı. Suriye politikamızla neredeyse zafere ulaşmak üzere olduğumuzu zannedenler dış politikamızın hangi nesnel temeller üzerinde şekillendirildiğini zannediyorlar acaba? Bu çevreler, örneğin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın 4 Aralık tarihinde petrol ve gaz konferansına katılmak üzere Erbil’e giderken uçağının geri döndürülmesi ile Irak’ın kuzeyine yönelik politikalarımız arasında bağ kurabiliyorlar mı? Üstelik, uçağın rotasının, merkezi hükümetin bilgisi dışında imzalanan enerji anlaşmalarının, Irak’ın bölünmesini hızlandırabileceğini düşünen ABD’nin girişimiyle değiştirildiğini biliyorlar mı? Malum, Washington Post’a atfen medyamızda bu yönde haberler yer aldı.
Bugün, Güney Akım projesi gündemde, aynı şekilde Mavi Akım’ın kapasitesinin arttırılarak, Avrupa’ya gaz naklinin Mavi Akım üzerinden gerçekleştirilmesi de bir alternatif olarak masada. Bilindiği gibi, ikinci Mavi Akım projesi yıllar önce Putin ile Erdoğan’ın Soçi görüşmesinde gündeme getirilmişti ve son olarak bu konu, 3 Aralık 2012 günü gerçekleşen Putin’in İstanbul ziyaretinde de gündemde yer bulmuştu.
Dış politikamızda karar vericilerin temel konularda mutlaka risk değerlendirmesi yaptıklarını düşünüyorum. Tıpkı, Hatay’da 1000 yıldan beri hüküm süren barış ve istikrarı ve akrabalarının bir bölümü Esad yanlısı, diğer bölümü de muhalifler olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının huzurunu bozma pahasına politika geliştirilemeyeceğini bildikleri gibi. Yoksa, giderek gelişen Türk-Rus ilişkilerini sabote edebilecek başlıklardan birisi olarak, “Suriye politikamız” bir laboratuar ortamında geliştirilip, bize dikte mi ettirildi? Bu nedenle mi, bize “taşeron” sıfatı yakıştırılıyor?
Dış politikamıza yönelik en çarpıcı analizi bir cümleye ifade etmek gerekirse, geçtiğimiz Pazar günü Antakya’da bindiğim bir taksinin sürücüsüne kulak verelim: “Davutoğlu o kadar başarılı bir Dışişleri Bakanı ki, sokaktaki adama, dış politikanın nasıl yapılmaması gerektiğini teorisi ve uygulamasıyla kısa sürede öğretti.”

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s