Bülent Arınçın evi civarında suikast hazırlığı yaptığı iddia edilen 2 askeri personelle ilgili olarak Genelkurmayın yaptığı açıklama sonrasında yine ciddi bir tartışma gündemimiz oluştu.
Erdoğanın ABD gezisi sırasında Reşadiyede verdiğimiz şehitlerle ilgili haberler ve kamuoyunda oluşan tepkiler, Erdoğanın ABD gezisini gölgede bırakmıştı.
Bu defa, Erdoğanın Suriye ziyareti esnasında kamuoyuna sunulan Arınça suikast senaryosu oldukça dikkat çekici.
Tekel işçilerinin eylemleri, DTPnin kapatılması, açılım açmazı, ekonomik sıkıntılar gibi günlük sorunlarla giderek bunalan AKP, üzerindeki gri bulutları dağıtmak için yurt dışı gezilerini bir fırsat olarak görüp, kamuoyunun dikkatlerini dışarıya çekmeye çalıştıkça, içeride daha önce hiç tahmin edilemeyen gelişmeler yaşanıyor.
Demirelin MHP siyaset okulunda yaptığı konuşma ile birlikte, AKP karşısında artık güçlü bir Milliyetçi Cephenin temellerinin atılmakta olduğu ODATV.com tarafından dile getirildi. DP MHP hatta Saadet Partisinin böyle bir oluşum etrafında bir araya getirilmeye çalışılması başarılı olur mu, olmaz mı bilinmez ancak, bu gelişmenin AKP açısından sıkıntı yaratacağı kesin. AKPden istifa etmesi beklenen milletvekilleri ve bunların Parti içerisinde tutulmasına yönelik gayretler çerçevesinde, Arınça suikast girişimi haberinin parti içi birlik ve beraberliğe hizmet etmesi bekleniyor olabilir. Ancak, AKP Elazığ milletvekil Fevzi İşbaşaranın dün yaptığı açıklamalar konuya yeni ve farklı bir boyut getirdi.
İşbaşaran diyor ki, .. Emniyet içerisindeki bir grup AKP ile Ordunun arasını daha da açmak için komplo kuruyor. Bildiğim kadarıyla İşbaşaran 30 yıllık bir siyasetçi. Tecrübeli bir isim. İşbaşaran ayrıca, Emniyet içerisindeki bu grubun Tarikatçı olmadığını da vurguluyor.
Bana mantıklı geliyor bu açıklama. Zira, tarikat ve tarikattan nemalanan sözde libearal ve demokrat kesimler, neredeyse havaların soğumasından bile Genelkurmayı sorumlu tutacak şekilde fikir üretiyorlar. Bütün kötülüklerin anası Ergenekon ve onun arkasındaki derin devlettir diyor bu kesim. Prof. ünvanlı bazıları ise, hem Tarikata akıl veriyor hem de sivilleşme adına Orduya küfür ediyor.
Genelkurmay ise, Orduya karşı psikolojik bir harekattan bahsediyor. Özellikle de, Ordu içerisindeki köstebeklerin deşifre edilmesi yönünde büyük çaba sarfediyor.
İşte bu noktada, Genelkurmayın takip ettiği köstebek kimin köstebeği ve bu olayı Emniyetin hangi grubu ortaya çıkarttı sorusu gündeme düşüyor. Bu olayın, Bülent Arınça suikast olayı şeklinde ortaya konulması acaba köstebeği ortaya çıkarmaya mı, korumaya mı yönelik olduğu konusunda soru işaretleri de yaratmıyor değil?
Açıkçası, bu köstebek kimin koruması altında sorusu ortaya çıkıyor. Tarikatın mı, AKPnin mi ? Bir taşla iki kuş hesabı.. Yoksa başka bir gücün mü ?
2002den beri meşruiyetini Ordu ile yaratılan gerilimden kazanmaya çalışan AKPnin bu konuda büyük başarısının olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. AKP, Ordu ve Ordu ile ilişkilendirilen her olaydan nemalanıyor. Bu AKP değil mi, adamın birisine Genel Kurmay sitesinde kendisine karşı e- Muhtıra verdirten
O adamın AKP ile organik bağı ve AKP karşısında Orduyu düşürdüğü durum aydınlatılmadıkça biz daha çok senaryo görür, yaşarız.
Yani sürekli bulanık sularda dolaşıyoruz!.. Balık çıkacak mı bilinmez? Ancak, çıkacak balık beklentisi AKPyi 7 yıldır iktidarda tutuyor.
Bu açıdan Fikri Sağların gündeme taşıdıkları daha da önem kazanıyor.
Haa, bir de Özkök paşa vardır.