Son aylarda sesi soluğu çıkmayan Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu sanırım yeni teoriler üretmekle meşgul. Dış politikayı iş başında öğrenmeye çalışan Davutoğlu, ülkemiz açısından maliyeti hayli yüksek bir yöntem seçti.
Türkiye’nin komşularıyla geliştirdiği zannedilen muhteşem işbirlikleri nihayete ermiş gözüküyor. Keşke daha fazla komşumuz olsaydı da, Davutoğlu’nun, ‘sıfır sorun maksimum işbirliği’ stratejisinden daha fazla sayıda ülke yararlansaydı.
2010 yılı Mart ayı itibarıyla komşularımızla ilişkilerde gördüğüm manzara aynen şöyle;
– Gürcistan ile ilişkilerimizin kalitesi üzerine Rusya’nın gölgesi düşmüş. Demek ki, sınır komşularından birisiyle ilişkileri geliştirirken, bölgede etkili başka güçlerin, O ülke ile ilişkilerine de dikkat etmek gerekiyor.
– Ermenistan ile muhteşem bir şekilde ilişkilerimiz gelişiyor. Bugün itibarıyla 2 ayrı heyetimiz, Ermenistan’da, pardon ABD’de temaslar sürdürüyor. Erivan’a giden yolun bu kadar dolambaçlı olduğunu fark etmek için komşuluk politikasına kafa yormak gerekmiyordu.
– Azerbaycan ile ilişkilerimiz her zamanki gibi en üst seviyede, biz zaten 1 milletin 2 ayrı devleti değil miyiz? Siz, aksini mi düşünüyordunuz yoksa ?
– İran ile ilişkilerimiz, dünyadaki tüm ülkelere örnek olabilecek kadar üst düzeyde. Hatta, diyebiliriz ki, İran ile düzeyli bir birliktelik kurabilen yegane ülke Türkiye’dir.
– Irak ve Irak’ın kuzeyi ile siyasi ilişkilerimiz zirvede, hamdolsun! ABD, bölgeden çekildiğinde (pardon, bölgeyi bize emanet ettiğinde) daha da iyi olacak, inşallah.
– Suriye dediğin ülke, bir Bakanımızın ifadesiyle yola gelmiş durumda. Bu ilişkinin evlilikle sonuçlanacağına kesin gözle bakılıyor.
– Kıbrıs: Türkiye artık bu sorundan mutlaka kurtulmalı. Başbakanımızın dediği gibi, gerekirse asker de çekebiliriz. Hatta, adadaki Türkleri Türkiye’ye getirirsek bu sorun da gündemimizden çıkabilir. Bu çok daha kalıcı ve adil bir çözüm olur.
– Yunanistan. Bizi kıskanmaktan ve bizimle uğraşmaktan yorgun düştü. Batıyor. Bizimle, sıfır sorun maksimum işbirliğine gitmeyen ülkelerin sonu aynen böyle olacak.
– Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna ile tek bir sorunumuz yok, sayenizde.
– Rusya; sadece sözde kalmış projeler var. Gerçi son 7 senede tek bir somut projeyi hayata geçiremedik ama Putin adamımız sayılır. Başbakanımızın yakın arkadaşı.
Bu arada, Sayın Davutoğlu, Sayın Hocam, Sayın Bakan ; her kim ki önünüze komşularla dış ticaret istatistiklerini getiriyor, lütfen O’na ve getirdiklerine itibar etmeyiniz. Sizi yanıltıyorlar. Halkı kandırıyorlar. Lütfen, Siz de yanlış web sayfalarına bakıp, komşularla ticaret gelişiyor diye sevinmeyiniz.
Ben, bilim adamı kimliğinizi ön plana çıkartarak, Size doğru istatistiki bilgileri sunuyorum.
Bugüne kadar gördüğünüzü tahmin etmediğim istatistikler şöyle.
Dahilde İşleme Rejimi (DİR) çerçevesinde verilen belge sayısı ile ithalat ve ihracat taahhüt miktarları:
2008 yılında 5521 adet belge verilerek 38 milyar dolarlık ithalat karşılığında 60 milyar dolarlık ihracat taahhüdü verilmiş. Malumunuz, bu rakam toplam ihracatımızın neredeyse yarısı. Ayrıca yine malumunuz, bu kapsamda Avrupa Birliğine ihracat yapılamıyor (gümrük birliği esprisi).
Firmalarımız, taahhüt süreleri sona erdiğinde devlete verdikleri sözü yerine getirebilmek için, başta Irak ve İran olmak üzere, Suriye ve Rusya Federasyonu’nu coğrafi yakınlıktan ötürü tercih ederek, başlıyorlar kağıt üzerinde ihracata. Bu nedenle, komşulara yönelik ihracat rakamları teyide muhtaç rakamlar olduğu gibi, yapılan işlemlerin bir bölümü de gümrük kaçakçılığından başka bir anlam ifade etmemektedir. DİR kapsamında yapılan ihracatın en az yarısının bu şekilde olduğu iddia ve tahmin edilmektedir. Bu insafsızca yapılan bir değerlendirme değildir. Yapılan işlem sanal olarak ihracat rakamlarını arttırdığı gibi, ‘gerçek’ olarak da haksız rekabet ilkesi uyarınca imalat sanayiin çökmesine neden olmaktadır. İşte bu nedenle bu ülkede yıllarca sanal ihracat rekorları kırıldığı halde, işsiz sayısında sürekli artış meydana gelmiştir.
Arz ederim.