2 Tarikat, 1 Bakan ve Ergenekon, Haber3, Şubat 2010

Amacım kafanızı daha da karıştırmak.

Bunu yaparken, komplo teorileriyle değil de, medya arşivlerini kullanıyorum. Yapmakta olduğunuz değerlendirmelere katkım olsun istedim.

Erzincan’da yaşananlar 2 tarikatı gündeme getirdi. Konu ile ilgili haberlerin medyada ele alınışına bakıldığında, bu tarikatların aynı tarafta yer aldığı şeklinde bir izlenim ortaya çıkıyor.

Oysa, durum farklı.

Söz konusu 2 tarikattan birisinin açıkça dillendirdiği söylemler şöyle;

“Biz herhangi bir siyasi partiye veya oluşuma yakın olmadık, olmayız. Çünkü böyle bir yakınlık olursa onların yaptığı yanlışları söyleyemeyiz ve günaha gireriz”

“Biz namazımızı kılıyoruz, orucumuzu tutuyoruz, zekatımızı veriyoruz, haccımıza gidiyoruz, zikrimizi çekiyoruz. Dinimizi yaşamamız konusunda bir sıkıntı yaşamıyoruz”

‘’Bizim cemaatin üyelerinin birbirlerine hayırları dokunmaz.’’

“Yurt dışında yaşayacağıma gelip, Türkiye’de hapis yatarım”

“Papa ile sadece İslamiyete davet için konuşurum’’

….

Bakan ile ilgili olarak, Taraf Gazetesinin başyazarı Ahmet Altan, 1 Nisan 2009’da şöyle yazıyor. Altan, çok ileri giderek, Cemil Çiçek’i neredeyse Ergenekoncu olarak nitelemeye çalışıyor.

‘’…..

İnsanlar AKP’den “barış ve refah” bekledikleri için bu partiye oy veriyorlar.

“Savaş ve fakirlik” istedikleri için değil.

AKP’nin içinden dört kişi daha Çiçek gibi konuşsun, Ergenekon’a, askerî darbeye, “yok mu kapatılacak bir parti” diye ortada dolaşan Anayasa Mahkemesi’ne gerek kalmaz.

AKP kendi kendine kadük olup silinir ortadan.

Belki de bunu bildikleri için Ergenekoncular, AKP’yi bölme planı yaparken ilk sıraya Çiçek’in ismini yazmışlar.

Çiçek, AKP’yi sadece bölmez, bir fırsat verilirse un ufak eder.

Hatta anlayabildiğim kadarıyla, bir fırsat verilmezse de bunu yapmak niyetinde. ‘’

…..

5 Nisan 2007 günü Cafesiyaset isimli web sitesi ‘O bakanı’ açıklıyor başlıklı yazısıyla,
‘… Andıç olayının Utah’a kadar uzandığının askeri savcı tarafından açıklanmasıyla yeniden başlayan tartışmalarda, “Cemaat”le ilgili olarak yazdığı bir yazı çok ses getirdi. Bir bakan, Fetullah Gülen cemaatiyle ilgili olarak “Bunlar da çok oluyor” diyordu. Ertesi gün gazetelerde “Kim bu Bakan” sorusu soruldu.

Daha fazla merakta bırakmadan yazalım. Bu bakan Cemil Çiçek’tir. “Cemaat”
ile Çiçek arasındaki ilk güven bunalımı birkaç yıl öncesine uzanıyor. O
dönemde yenilenen Türk Ceza Kanunu’ndaki özgürlükleri sıkıntıya sokan bazı
düzenlemeler, başta “Zaman” gazetesi olmak üzere birçok yazılı ve görsel
yayın kuruluşunda eleştirilere hedef olmuştu. O düzenlemeden sonra Çiçek’e
hep kuşkuyla bakıldı. Sadece Zaman gazetesi değil Yeni Şafak’tan Ahmet
Taşgetiren de Çiçek’i eleştiren yazılara imza atmıştı. Zaman Gazetesi’nde
Çiçek üzerindeki soru işaretleri hiç bitmedi ancak, biraz da birebir
ilişkilerdeki başarısı nedeniyle bu ilişkiler hepten kopmadı. Ta ki son
aylara gelene kadar.

İPLER NASIL KOPTU?

Cemil Çiçek, Ahmet Hakan’la yaptığı kahvaltıda kullandığı ifadeleri pek çok
platformda dile getirmeye başladı. Tıpkı o görüşmede olduğu gibi Gülen’in
faaliyetlerinin hükümeti zor durumda bıraktığını söyleyip durdu. Ve ipler
koptu.

Burada bir soru büyük önem taşıyor. Çiçek’in sözleri sadece kendisini mi
bağlıyor, yoksa söylediği gibi hükümet içinde büyük bir rahatsızlık var mı?
Henüz hükümet kanadından kamuoyuna yansıyan bir görüş yok ama “Cemaat” e
bakılırsa, bu olaydan sonra Zaman gazetesine bir sürü telefon gelmiş. Ak
Parti’nin yüksek rakımlı mevkilerinden gelen bu telefonlarda bu ifadelerin
Çiçek’in kişisel görüşleri olduğu dile getirilmiş. Bakalım bu tartışmalar nerede bitecek. ‘’

Dediğim gibi, amacım kafanızı daha karıştırmak.

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s