Son dönemlerde, Mavi Akım projesinden alınacak gaz fiyatı üzerindeki müzakere sürecine paralel olarak, eski bir hikaye tekrar gündeme getiriliyor; Rusya’dan alınacak doğal gaz karşılığında mal ve hizmet ihracatı konusu. Konu hakkında kulaktan dolma bilgi sahibi bazı yetkili çevreler, 1980’li yıllara atıfta bulunarak, ‘….eskiden, gaz karşılığı mal ve hizmet ihracatı yapılırdı, fakat, daha sonra bu sistemde israr edilmemiş, şimdi biz bu sistemin tekrar işletilmesi için Ruslarla müzakere yapıyoruz’ şeklinde beyanlarda bulunuyorlar
Bilindiği gibi, Türkiye ve SSCB arasında 1982 yılında ticari ödemelerde serbest dövize geçilmesine dair bir Protokol imzalanmıştı. Bu Protokol, 1.1.1983 tarihinden itibaren, iki ülke arasında ticari mübadelelerden doğan tüm ödemelerin serbest dövizle yapılmasını öngörüyordu. Nitekim, o tarihten bugüne kadar yapılan tüm mübadeleler de serbest dövizle gerçekleştirildi.
O halde, 18.9.1984 tarihli Doğal Gaz Anlaşmasının III. Maddesinde ‘Türkiye’ye ihraç edilecek doğal gaz bedelinin GENELDE Türk mallarının alımında kullanılması’ hükmü pratikte nasıl realize edildi?
Bu konudaki ilk tartışma ‘GENELDE’ kelimesi ile ifade edilmeye çalışılan oranın ne olduğu konusunda yapıldı. Bu ifade, yoruma göre %51 ile % 99 arasındaki bir büyüklüğe işaret edebilecek kadar geniş bir yelpazeyi tanımlayabiliyordu. Aylarca süren müzakelerden sonra, Karma Ekonomik Komisyon Toplantıları tutanaklarında, bu tanımın % 60 – 65 gibi bir rakamsal büyüklüğü ifade edeceği üzerinde anlaşıldı.
Aslında sistemin çalışması incelendiğinde, bu ‘oranın’ da bir anlam ifade etmediği ortaya çıktı. Şöyleki; yukarıda bahsettiğimiz ‘ 1982 tarihli serbest dövizle ödeme Protokolü’ uyarınca, ithal ettiğimiz doğal gazın bedeli DOLAR olarak ödeniyor, SSCB de bizden gaz bedeli olarak aldığı dolarlarla, bizden ‘GENELDE’ mal satın alıyordu(daha sonra hizmet alımı da bu kapsamda değerlendirildi).
İlk yıllarda ilginç bir durum ortaya çıkmıştı. Örneğin, 1987 yılında, net olarak 38 milyon dolarlık doğal gaz ithal etmiştik. Oysa ki, SSCB’nin aynı yıl bizden ithalatı 169 milyon dolar seviyesindeydi. 1988 yılında, 75 milyon dolarlık doğal gaz ithalatına karşılık, SSCB’nin ithalatı 271 milyon dolardı. 1989 ve 1990 yıllarındaki rakamlar ise şöyleydi, (177 – 705), (251 – 531). Dolayısıyla, SSCB’nin Türkiye’den toplam ithalatı, doğal gaz ithalatımızdan her zaman daha fazlaydı.
SSCB’nin, o dönemde yapılan ‘doğal gaz kapsamındaki mal listeleri’ bağlamında yıllık bazda öngörülen ithalatı gerçekleştirmesi gerekiyordu(bekleniyordu). Yıllık olarak düzenlenen mal listelerinin tamanının realize edilememesi durumunda, yaptırım uygulamasını gerektirecek bir boyut bulunmamaktaydı. Çünki, doğal gaz anlaşmasında bu anlamda bir hüküm mevcut değildi.
Ayrıca, 1990 yılına dek gerçekleştirdiğimiz ihracat, ithal ettiğimiz doğal gazdan fazla olduğu için, sistemin sanki Türkiye lehine işlediği gibi bir yanılgı da oluştu.
Türk tarafında oluşan yanılgının nedeni EXİMBANK ülke (ticari) kredilerinin devreye girmesiyle, ihracatımızda görülen artıştır. Ulaşılan 700 milyon dolarlık ihracat seviyenin asıl nedeni Eximbank kredisiydi(SSCB, fiilen 599 milyon dolarlık Eximbank kredisi kapsamında Türkiye’den ithalat gerçekleştirdi).
Fiilen gaz alımına başladığımız 1987 yılı ile, gaz karşılığı mal ihracı ile ilgili listelerin düzenlendiği 1994 yılı arasında, yani yedi yıllık dönemde, aşağıdaki istatistikleri incelendiğinde, sözü edilen ‘off-set’ mekanizmasının ağırlığı! daha iyi anlaşılmış olacak.
1987 – 94 Dönemi :
Gerçekleşen toplam doğal gaz ithalatımız 2 milyar dolar
Düzenlenen mal listeleri toplam değeri 976 milyon dolar
Mal listeleri kapsamında kayıt edilen ihracatımız 271 milyon dolar
SSCB – Rusya’da gerçekleşen müteahhitlik hizmeti 4 milyar dolar
Doğal gaz kapsamında gerçekleşen müt. Hiz. 609 milyon dolar
(Kaynak, HDTM – DTM istatistikleri)
O halde ;
Bahsedilen sistemin, geçmiş dönemde de sanıldığı gibi etkin bir sistem olmadığı ortaya çıkıyor.
1- Realize edilen rakamlara bakıldığında aynı gönemdeki genel ticaret rakamlarının yanında doğal gaz kapsamındaki ihracatımızla ilgili rakamlar ihmal dahi edilebilir boyuttadır. (Belirtilen dönemde toplam ihracatımız; 4 milyar dolar, toplam ithalatımız ise, 7.3 milyar dolar seviyesindedir).
2- Belirtilen dönemde ihracatımızın arkasındaki itici güç Eximbank kredisi olmuştur.
3- Sistemin 1991 yılından itibaren çalışmamasının nedenlerinden birisi SSCB’nin yıkılarak, Rusya Federasyonu’nun ortaya çıkması ve GAZPROM üzerindeki devlet kontrolünün kaybedilmesidir. Rusya, liberal – kapitalist sisteme geçiş sürecindeki bir ülkede, ticaretin belli kurallara bağlı olmaması gerektiğini öne sürmüştür. 1995- 96 döneminde, bu sistemin ortadan kaldırılması için iki ülke heyetleri mutabaka varmıştır. Hatta, bu yönde imza aşamasına kadar getirilmiş bir metin dahi bulunmaktadır.
4- Bir diğer neden ise, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri’nin SSCB ve Comecon ülkelerine yönelik ticaretteki ‘ayrıcalıklarına’ son verilmiş olmasıdır. Bilindiği gibi, sadece 15 –16 firmanın ihracat yapabildiği bir pazarda, mal listesi düzenlenmesinde sıkıntılarla karşılanmıyordu. Aynı dönemde pazardaki müteahhit firmamız sayısı da sınırlı olduğu için, SSCB devlet kuruluşlarıyla yapılan müzakelerde az sayıda taraf bulunuyordu.
Bugün aynı sistemi kabul görmüş olsa, acaba benzeri sistem kurulabilir mi?
Yaklaşık 3000 firmanın ihracat yaptığı bir pazarda, ihracatımızın büyük bir bölümünün hala bavul-kargo ticareti yoluyla yapılıyor olduğunu düşünürsek, böyle bir sistemin ülkemiz açısından sevkiyatının tümünün kayıt altına alınması sonucu ortaya çıkabilecektir. Bu duruma hangi ihracatçı firmalar ve hangi sektörler sıcak bakabilir?
Önümüzdeki yıllarda giderek artacak olan doğal gaz ithalatı karşılığında, ticaretin dengede tutulması gereğinin çözümünü, eski belirsiz bir sistemlerde değil, daha çağdaş sistemlerde aramalıyız.