Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)ile ilgili konular gündemimizde ağırlıklı olarak yer almasa da, bu kuruluşla ilgimiz sınırlı sayıdaki bürokratın adeta şahsi meselesiymiş gibi değerlendirilse de, kamuoyu için küçük bir ayrıntı (!) olan Doha müzakereleri tekrar başlıyor.
Dışişleri Bakanlığı’nca yayımlanan Uluslararası Ekonomik Sorunlar Dergisi’nin(*) şubat sayısında, Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Ekonomik İşler Genel Müdür Yardımcılığı’nda görevli İkinci Katip Mustafa Özcan tarafından detaylı bir şeklide kaleme alınan Doha müzakere süreci konulu makale, özellikle tarım sektörümüz açısından büyük önem taşıyor. Tarımın, kırsal kesimde yaşayan nüfusumuzun refah düzeyini de ilgilendirmesinin ötesinde, AB sürecinde bizi en çok zorlayacak başlıklardan bir tanesi olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin tarımdaki yapısal sorunlarının çözümüne yönelik arayışlar veya geliştirilmeye çalışılan stratejiler bir tarafa, tarım ürünleri ticareti, bugün küresel ticarette stratejik önemi haiz ve birçok sanayi ürününe göre katma değeri daha yüksek bir görünüm arz ediyor. Örneğin, bir kilogram otomobil ile bir kilogram organik kirazın ülkemize bıraktığı döviz miktarını kıyasladığımızda, aradaki çarpıcı fark tarım ticaretinin ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.
27 Temmuz 2006’da, DTÖ Genel Müdürü Pascal Lamy’nin, DTÖ Genel Konseyi’ne, 2001 yılı Kasım ayında Katar’da başlatılan Doha Kalkınma Turu müzakerelerinin süresiz olarak askıya alınmasını tavsiye etmesiyle durdurulan müzakere sürecinde tıkanmaya yol açan temel faktör neydi?
Gelişmekte olan ülkeler tarım konusunda çok dertli
Yukarıda sözü edilen makalede sayın Özcan, Dünya ticaretinin sadece yüzde 8’ini oluşturan tarım ticaretinin bütün müzakere süreçlerini nasıl durdurabildiği sorusuna yanıt arıyor. “Çünkü, tarım sektörü, bir başka deyişle, gıda üretimi gerek Gelişme Yolundaki Ülkeler’ler (GYÜ), gerek Gelişmiş Ülkeler için hâlâ en hassas alan. Küreselleşme, bilgi toplumu, sermaye hareketleri, bilişim teknolojileri vb. kavramlar karın doyurmuyor. Dünya değişse de, gıda üretimi stratejik önemini kaybetmedi. Bu sektörde çalışanların karar alıcılar üzerindeki etkisi sürüyor. GYÜ’ler tarım konusunda çok dertliler. Birçok GYÜ için tarım en önemli, hatta bazıları için tek gelir kapısı. Dünyadaki yoksulların yüzde 70’i kırsal bölgelerde yaşamakta. Ama, gelişmiş ülkeler kendi üreticilerine verdikleri iç destekler, ihracat kredileri ve pazara girişte uyguladıkları engellemelerle GYÜ’lere “açık kapı” bırakmıyorlar. GYÜ’ler, Doha Turu’nu bu kapıyı açmak için iyi bir fırsat olarak görüyorlar. Doha bir Kalkınma Turu olduğuna göre, GYÜ’ler, daha önceki GATT/DTÖ müzakerelerinde özellikle de, Uruguay Turu’nda yaptıkları hataları tekrarlamak istemiyorlar. Bu defa, hayati çıkarları için gerekli tavizleri almak durumdalar. Tarım onlar için “olmazsa olmaz” bir müzakere alanıdır”
2001’de Doha müzakereleri başlarken Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Komiseri olarak AB’nin çıkarlarını korumaya çalışan Pascal Lamy, şimdi DTÖ’nün Genel Müdürü sıfatıyla, tüm üyelerin çıkarlarını dengeleyerek çözüm arayışlarını sürdürüyor. Lamy’nin Doha Kalkınma Turu müzakerelerinin tekrar başlatılması için yürüttüğü çabalar nihayet sonuç verdi. Son Davos toplantılarında ABD, AB, Brezilya, Hindistan, Avustralya ve Japonya’nın da aralarında bulunduğu 26 DTÖ üyesi Doha Turu’nun yeniden başlatılması için mutabakata vardı. Pascal Lamy, 31 Ocak 2007’de, DTÖ üyelerine Doha Turu’nun yeniden başlatıldığını resmi olarak açıkladı. Müzakerelerin başlatılması için karar alan ülkeler arasında Türkiye’nin bulunmaması, DTÖ’ yü dert edinen bürokratlarımız açısından bundan sonraki süreçte aktif olamayacağımız anlamına gelmiyor.
Ekonomi ve iş dünyası ile medya için önemli bir bilgi kaynağı niteliğindeki Derginin dağıtımı ücretsiz olarak yapılmaktadır. Ayrıca, Dergide yer alan makalelere aşağıdaki adresten ulaşılması da mümkün bulunmaktadır. http://www.mfa.gov.tr/MFA_tr/Yayinlar/DisisleriBakanligiYayinlari/EkonomikSorunlarDergisi