Dış ticaret sektörünün bilimsel bir politikası yok, Referans, 30.06.2006

Döviz kurlarında yaşanan değişimler neticesinde, önümüzdeki dönemde ihraç ürünlerimiz daha rekabetçi fiyatlarla dünya pazarlarına çıkacak. Böylece, son yıllarda kırılan ihracat rekorları yerine daha büyük rekorların kırılmasını beklemeliyiz!
Bağımsız Sosyal Bilimciler tarafından hazırlanan 2006 yılı Raporu’nun 33’üncü sayfasında, “İhracatın İthalata Bağımlılığı” başlığıyla yer alan, kişisel olarak tamamen katıldığım bölüm, dış ticaret perspektifimizin neden sorgulanması gerektiğini net biçimde ortaya koyuyor.
Raporda yer alan bazı cümleleri alt alta sıralayalım.
“1 – 2000-2004 döneminde ihracat yılda ortalama yüzde 16 artarken, imalat sanayiindeki büyüme yüzde 4’de kalmıştır. Böylece ihracat artışlarının, ulusal ekonomiye değil, Türkiye’ye girdi satan dış dünyaya bir büyüme ivmesi verdiği ortaya çıkmıştır. Bu işin ağır faturasını ise, çoğunluğu KOBİ’lerden oluşan ara-malı üreticileri ve yan sanayi çekmiştir. Bu firmaların istihdam ettiği nüfus da işsizliğe terk etmiştir.
2 İhracatın, ithalata bağımlılığına katkı yapan bir politika öğesi olan dahilde işleme rejimi (DİR) adını taşıyan sistem, bugün ihracatın ana eksenini oluşturmaktadır. Halen toplam ihracatın yüzde 55’i dahilde işleme rejimine girmektedir ve daha da önemlisi, bu amaçla yapılan gümrüksüz ithalatın teşvikli ihracata oranı zaman içinde artarak ortalamada üçte ikiyi, bazı sektörlerde yüzde 75’i geçmiştir.
İhracatta ithal bağımlılığı yüksek sektörlerin payındaki artış dikkat çekicidir. Her 100 dolarlık sanayi ürünü ihracatı için yapılması gereken ithalat tutarı, 1996 yılında 56 dolar iken 2004 yılında 66 doları aşmıştır. Bunun yanı sıra, üretimdeki istihdamın yerini çoğu Çin, Hindistan kökenli ithal girdiler dolayısıyla Asyalı işçiler almaktadır.
100 birimlik mal ihracatı için yapılması gereken ortalama yüzde 66 dolayındaki ithal girdi oranı sektörlere göre değişiklik göstermektedir. 2004 sonuçlarına göre, bu oran elektronikte yüzde 77 ile zirveye ulaşırken, demir-çelikte yüzde 75, demir dışı metallerde yüzde 73, elektrikli makinelerde yüzde 66, otomotivde yüzde 65, madenî eşyada yüzde 61 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin uluslararası rekabette göreli avantajlı sayıldığı dokuma ve giyimde bile bu oranın yüzde 58’i bulduğu, yerli iplik ve dokumanın yerine ithalatın artan ölçüde tercih edildiği gözlenmektedir.
3 – Türkiye, bu çarpık, istihdama katkısı olmayan ithalata bağımlı büyüme politikasının yerine konacak bir iktisat politikası gündeme acilen getirmelidir. Fiyatları düşen sektörlerde uzmanlaşarak ihracata yönelen ekonomiler, bir yoksullaştırıcı büyüme tuzağına mahkûm olmuşlardır. Türkiye, girdilerde artan dış bağımlılık nedeniyle, daha fazla ihracatın yoksullaşmaya yol açtığı farklı bir batağa daha fazla saplanmadan yolunu değiştirmelidir.” B.S.B. raporunda son derece çarpıcı bir şekilde ortaya konulan vahim ekonomik tablonun önemli bir kalemini oluşturan dış ticaret sektörünün ekonomi ilminin öngördüğü basit kuralları dahi gözeten bir politikası olmadığı görülmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’nin son 7-8 yıldır uyguladığı dış ticaret politikasızlığının önemli araçları olan DİR, sınır ticareti, akaryakıt kaçakçılığı, fuarlar ve diğer devlet yardımları gibi uygulamaların derhal masaya yatırılması gerekmektedir.

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s